ana_sayfa

E-MAIL LİST

Parlamenterler Derneği ve çalışmalarımızdan haberdar olmak için lütfen e-mail adresinizi ekleyiniz...

İsminiz:

E-Mail Adresiniz:

Ekle: Çıkar: 


GÜNCEL


YARARLI LİNKLER


 
 

Parlamenterler Derneği
Cevizlidere Mah. 1236 Sk. No: 2/18 Zorlu Apt. Balgat, Çankaya, ANKARA
Tel-Fax: 312 - 474 07 08


E-mail: bilgi@ parlamenterlerdernegi.com 

GÜNCEL BİLGİLER


Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması hiçbir şekilde kabul edil

KUDÜS, 3 bin yıllık tarihi olan, üç büyük dince kutsal sayılan bir beldedir. İslam Halifesi Hz. Ömer tarafından fethedilmesinden (636) İsrail Devletinin kuruluşuna (1948) kadar 1300 yılı aşkın süre Müslümanların idaresinde kalmıştır. Kudüs, Yavuz Sultan Selim döneminde TÜRK İdaresine geçmiş ve 400 yıl boyunca bu beldeye huzur ve barış hâkim olmuştur. Ne zaman, Türkler bölgeden çekilmek zorunda kalmış tabir yerindeyse kıyamet de o zaman kopmuştur ve bölge özellikle Müslümanlar için adeta bir cehenneme dönmüştür

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması hiçbir şekilde kabul edilemez.

BASINA ve KAMUOYUNA

KUDÜS, 3 bin yıllık tarihi olan, üç büyük dince kutsal sayılan bir beldedir. İslam Halifesi Hz. Ömer tarafından fethedilmesinden (636) İsrail Devletinin kuruluşuna (1948) kadar 1300 yılı aşkın süre Müslümanların idaresinde kalmıştır. Kudüs, Yavuz Sultan Selim döneminde TÜRK İdaresine geçmiş ve 400 yıl boyunca bu beldeye huzur ve barış hâkim olmuştur. Ne zaman, Türkler bölgeden çekilmek zorunda kalmış tabir yerindeyse kıyamet de o zaman kopmuştur ve bölge özellikle Müslümanlar için adeta bir cehenneme dönmüştür.

Kendilerini dünyanın tek sahibi sayan EGEMENLER, insaniyet adına bugünlerde iyi bir sınav vermemektedir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı TRUMP, Amerikan Kongresinin 1995’te aldığı bir kararı gerekçe göstererek KUDÜS’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacaklarını açıklamıştır.

Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması hiçbir şekilde kabul edilemez. İsrail Devleti kuruluşundan beri işgalci bir devlettir. Öncelikle Filistin topraklarındaki haksız ve hukuksuz işgalinin sonlandırılması ve mazlum Filistin halkına uygulanan insanlık dışı tecridin bir an önce son bulması gerekir. Bu hayâsız işgal son bulmadan, utanmazca KUDÜS’ü başkent ilan edeceğiz demek zulüm ve kana dayalı tiranlık rejimini devam ettireceğiz demektir.

PARLAMENTERLER DERNEĞİ; kayıtsız ve şartsız olarak bu Karardan vazgeçilerek Küdüs’ün sadece Filistin’in Başkenti olarak tanınmasından yanadır.

İsrail’in, 1980 yılında Kudüs’ü tek taraflı olarak “bölünmez başkent” ilan etmesi üzerine, BM Güvenlik Konseyinin 20 Ağustos 1980 tarihli ve 478 Sayılı Kararında “zor kullanarak toprak ele geçirmenin ve İsrail’in çıkarttığı başkent yasasının kabul edilemez olduğu, Kudüs’ün statüsünün değiştirilemeyeceği, Kudüs’te büyükelçilik açmış olan devletlerin büyükelçiliklerini kapatması gerektiğini” belirtmiştir.

BM Şartı’nın 25’inci maddesine göre bağlayıcı olan bu karara tüm devletler uymuş, büyükelçiliğini taşıyanlar da Tel Aviv’e geri dönmüştür. 478 sayılı karar ABD Kongresi’ne rağmen hala geçerli ve ABD dâhil herkesi bağlayan ve hukuki bağlayıcılığı hala devam eden bir karardır. Trump’un, Kongre’nin 1995’de aldığı karara dayanarak, Kudüs’ün tamamı üstündeki İsrail egemenliğini daha doğrusu İŞGALİNİ tanıması, Amerika’nın ‘egemenlik gücüne güvenerek’ bizzat kendisinin BMGK kararını ihlal etme cüretini göstermesi demektir. BM Şartı’nın 25’inci maddesi ABD’yi de bağlamaktadır. Başka devletler BMGK kararlarına ne denli uymak zorundalarsa ABD’de o kadar uymak zorundadır.

Bölgede kan ve gözyaşının artık durması, yaşanan acılara bir son verilmesi gerekir. İsrail’in bugüne kadar ki hukuk ve ahlak tanımaz gaddarlıklarını sürdürmesi bir yana, herkesle alay edercesine Kudüs’ü başkent ilan etmesine mutlaka mani olunmalıdır. Tüm dünya; şayet vicdanları kör değilse, İsrail’in bu şımarıklığına dur demelidir. Gördüğümüz kadarıyla bu tavırdan eser yoktur ve bu saydığımız ülkeler bu hayâsız işgale dur demek yerine sessizlikleriyle sanki teşvik ederek MÜSLÜMANLARI karşısına almaktadır.

İsrail haydut devlet olmayı seçmek yerine bir hukuk devleti olmayı yeğlemelidir. İsrail; siyonist idealleri uğruna haydut devlet olmaktan, mazlum ve masum insanlara zulüm ve vahşette sınır tanımazlıktan, üç dince mukaddes sayılan KUDÜS’ü başkent ilan ederek kendisi dışında herkesi yok saymaktan bir önce vazgeçmelidir. Vazgeçmek kendilerinin tercihidir. Bilmelidirler ki tercihlerinde devam ettikleri takdirde gittikleri yol bataklıktır ve şayet bu yoldan dönülmezse er veya geç girdikleri bataklıkta İsrail kendisi boğulacaktır.

Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyadaki bütün mazlumların dertlerinin sahiplenicisi ve onların tek başına kalsa da yılmaz savunucusudur. İsrail ne yaparsa yapsın kötü emeline ulaşamayacaktır. Devletimiz ve Milletimiz bu konuda en ufak bir fikir ayrılığına düşmeden üzerine düşün bütün sorumlulukları yüz akıyla yerine getirmiştir, getirmeye de devam etmektedir. Kudüs’ün işgaline karşı en sert tepki Türkiye tarafından gösterilmiştir.

İsrail’in hak hukuk tanımaz, zulmü arşa ulaşmış zorbalığının bir an evvel son bulması için sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve necip Milletimizin desteği yeterli gelmemektedir. Öncelikle Müslüman ülkelerin en azından temel müştereklerden birlik olması, tüm dünyaya hep birlikte haykırması gerekir.

Bu süreçte, kardeş Arap halklarına olmasa da, Arap Devletlerine sitem etmek hakkımızdır. Bugüne kadar Arap Dünyasından Kudüs konusunda beklediğimiz birliği, ilgi ve desteği göremedik. Bu dağınık görüntü devam ettiği müddetçe katiller, zalimler, caniler daha da cesaretlenecektir. Mesele sen veya ben meselesi değildir. Mesele hak hukuk tanımaz bir cinayet şebekesinin devlet kisvesi altında etkisi kıyamete kadar sürebilecek fitne tohumlarını ekme meselesidir. Hep birlikte bu tohumların ekilmesine asla müsaade etmemeliyiz. Kudüs Fatihi Selahaddin EYYUBİ’nin sandukasını edepsizce tekmeleyerek “Kalk Selahaddin biz yine geldik” diyen ALLENBY utanmazlığına, İsrail pervasızlığına bir ders vermek istiyorsak mutlaka birlik olmak ve birlikte hareket etmek zorundayız.

İsrail’in hak hukuk tanımazlığına derhal son verilerek BM Kararlarına uymalı, uymasa da uluslararası toplumca uymaya zorlanmalıdır. BM’nin 181 Sayılı Kararında Kudüs’ün “corpus separatum” yani özel bir uluslararası rejime tabi olması gerektiğini” belirtmiştir. Bu karar kabul edebileceğimiz bir karar olmasa da en azından Küdüs’de İsrail’in haksız hegemonya kurmasına mani bir karardır ve bu karardan geriye asla dönülmemelidir.

Parlamenterler Derneği; İsrail’in hak ve hukuktan yoksun tek taraflı KUDÜS’Ü İŞGAL planı demek olan BAŞKENT İLANINI tanımamaktadır. İsrail’i yaptığı insanlık dışı zulüm ve gaddarlıklar dolayısıyla lanetlemektedir. Bu konuda İslam Ülkelerini Türkiye Cumhuriyeti Devletinin girişimlerine destek olmaya davet etmektedir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.